15 Şubat 2011 Salı

utrecht kıyısından akdenize adım atmak

Dün akşam odamda oturuyordum. Nedenini anlamadığım bir şekilde oda arkadaşım başka bir odada kaldı onun yerine de bir İspanyol arkadaş geldi, daha doğrusu Katalan. Bu farka önem veriyorlar ben de saygı duyuyorum. Kızcağız ders çalışacağını söyledi ama hissediyordum o da sıkılıyordu. Laf atmaya başladım, nerdensin, ne okuyorsun, nerden geldin nereye gidiyorsun diye. Başladık sohbet etmeye.
O bana Türkiye'yi politik, dini, sosyolojik her detayıyla sordu, ben de ona İspanya'yı. Dünya görüşlerimizi, bizce nasıl olduğunu, nasıl olması gerektiğini anlattık birbirimize uzun uzun. Hippi olduğunu söyleyen bu genç kadınla aramda öylesine sıcak ve tanıdık bir sohbet geçti ki. Zamanla birbirimize daha da iyi alışacağımızı hissettim birden.
Ben söylemeden o deyiverdi birden: Akdeniz insanın hali bir başka oluyor!
İnsanları sınıflandırmayı ya da ulusçu bir yaklaşımla değerlendirmeyi asla sevmiyorum. Bundan önceki yazımda da böyle bir niyetim yoktu zaten. Sadece kültürlere ait özelliklerle ilgili dem vurmuştum. Ama bu kızın söyledikleri gerçekten de doğru.
Buraya gelmeden önce de İtalyan ve İspanyollarla iyi sohbetler edilebileceğini, bu ülkelere gittiğimde sıcak bir evdeymişim gibi hissedeceğimi düşünüyordum. Henüz gitmedim. Ama hissediyorum herşey güzel olacak.
Üzerimizde varlığını bizden esirgemeyen güneş midir bu kanı ısıtan yoksa sıcak denizler mi bilmem(bu lafı söylediğimde sıcak denizlere inmek amaçlı açılan savaşlara da 'adam haklı beyler' diyesim geldi) ama gerçekten "Akdeniz" insanı bir başka sarmalıyor. (nasıl okumak isterseniz).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder