Taze başlangıçlar yapmak kolay değildir benim için. Çoğu insan da benimle aynı fikirdedir diye düşünüyorum. Öyle ya alıştığınız konfor alanınızın dışına çıkmak kolay mı öyle küt diye? Bu yüzden Erasmus'a giderken bile içten içe kalmak istiyordum, hoş gidince bunlar değişti ama işte o ilk adım... O ilk adım hep çok zor oluyor bende. Oysa bugün yeni bir başlangıç yapabilmenin heyecanını duydum yüreğimde. İçim titredi resmen. Ellerim de. Hani öyle anlar gelir de ellerinizi nereye koyacağınızı bilemezsiniz sevinçten, çeneniz düşer, aptal suptal gülersiniz. İşte öyle bir his bu. Sevincimi çok da gösteremiyorum, sınırlandırılmış bir ortam olduğu için etrafımdaki. İçten içe kutluyorum yeni başlangıcımı.
İnsan bulunduğu durumu iyileştirmek için atıyorsa o adımı atabiliyormuş meğer. Atınca da "oh be" diyormuş. Vücuda şu terbiyeyi vermeli insan; iç sesini dinle. Harbiden ne zamandır deniyorum içimden geleni yapınca çok daha mutlu oluyorum, doğru da çıkıyor, oh ne rahat! Hehehe bazen de bu meret konuşmuyor o hiç hoş olmuyor ama. O zaman dürtüklüyorum falan ama ıı ııh, hiç oralı değil. İyi be diyip geçiyorum yakınlarına, belki bir fısıltı olsun duyarım diye. Neyse işte böyle alınıyor bende kararlar artık, bitişler başlangıçlar böyle ayarlanıyor.
Denize girmek gibi yeniliklere açık olmak, kararlar almak. Adım adım girmeye çalışırsan üşüyorsun, ve alışman gitgide zorlaşıyor. Oysa tüm vücudu iskeleden salmak lazım pat diye düşsün aşağı, bak nasıl alışıyor! Denize girerken de bıraktım temkinliliği, kafam rahat. Oha kızın dert ettiği şeye bak demeyin, valla insan taktı mı takıyor, ben niye çok temkinliyim, ben neden planlıyım, neden her şeyi planlıyorum,vs.
haydi kalın sağlıcakla!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder