7 Eylül 2011 Çarşamba

6-7 Eylül

Fiziki yorgunluk buaralar hat safhada dostlar. Üstüne bir de haber sitelerine erişim yasak olunca çok fazla haberdar olamıyorum gündemden. Eve gidince yorgunluktan bayılan beden sabahın köründe de olsa bilgisayarı açıp bütün haber sitelerini yeni sekmede açıyor ama yine de, neyse. Tarihe takıldım iki gündür:6- 7 eylül. Yaşamadığıma her gün şükrettiğim o kötü geçmişin temsilcisi acıklı tarihler. Aradım taradım bulamadım bu kısıtlı zamanda bu günlerle ilgili bir yazı, bir eleştiri. Radyoda İsraille ilgili haberler, bir de tabi Fenerbahçe ve TFF savaşı. Nasıl yorumlamam gerektiğini anlayamadım. Unutulmak mı isteniyordu? İsteniyorsa neden? Ben neden bu haberleri görmek istedim?
Acıların temsili ve çoğu zaman teşhiri o acıları tekrar üretmekten ve hatta bir süre sonra bir meta haline getirmekten başka bir işe yaramıyor ne yazık ki. Hakkında çıkan özlü sözler misali bir kaç entelektüel(!) yazarın sözü, bir kaç köşe yazısı, popülistliğin önüne geçememiş kitaplar, vs. Duymak ya da görmek istediklerim bunlar mıydı benim? Olamaz, ben bu olamam. Sonra sordum kendime tekrar, ne görmek istiyorsun ve neden?
Aslında çok basitti, benim istediğim bir yüzleşmeydi. Ülkemin hala yapabildiğine inanamadığım bu utancı kabul etmesi ve bu ülkedeki herkesin ama herkesin 6-7 eylül utancıyla yüzleşmesiydi. Amacım ne başkalarının acılarına uzaktan bakan popülistleri okumaktı ne de acıları deşmek, teşhir etmekti. Ben anlamak istiyordum, neden oldu, nasıl oldu, kim yaptı, kim körükledi. Tartışmak istiyordum. Herkes bilsin, herkes yüzleşsin bu gerçekle istiyordum. Olayların ve acıların üstüne örtülen kirli tozlu örtüler kaldırılsın istiyordum. Dum dum diyorum da yanlış anlaşılmasın hala istiyorum. İsteyenin bir yüzü kara...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder