bir arkadaşım bu blogu açtığımda "yaz, yalnızlık ve hüzünler en çok yazdırır" demişti. Bu blogu da zaten bu amaçla açmıştır. Yalnız kaldığım bu yolculukta bana can yoldaşlığı etsin, yol arkadaşım olsun diye. Başlarda da epey hüzünlüydüm doğru. Çünkü ilk defa evden ayrılmıştır. 21 yıldır sahip olduğum kanatlarıma ilk kez yüklenmiş, havayı kanatlarımın altında hissedip uçmuş, uçmuştum. Bu kadar uzağa, annemin eteğinin dibinden bunca uzağa ilk defa kanatlanmıştım. Korkuyordum. İlk defa gerçek bir birey olduğumu tam manasıyla hissediyordum. Şimdi bunu okurken "kendine güven eksiği varmış" yok efendim "ne var biz hep hissediyoruz" diyenler çıkabilir. Çıksın da zaten. Aslında en çok onlar için yazıyorum ben şimdi. Neden mi?
Çünkü bilmedikleri bir şey var. Benim de önceden bilmediğim bir şeydi bu. Özgürlük. Özgürlük hakkında daha önceden yazmıştım. Amacım kendimi tekrar etmek değil. Bir konuda yanlış bildiğimin doğrusunu paylaşmak istiyorum.
Ben özgür olduğumu zannederdim İstanbul'da zaman zaman ailemden ve arkadaşlarımdan uzak, kimsenin bilmediği bir şey yapıyorken. Yani yapabilmişsem eğer :) Oysa özgürlük sandığım şey tam olarak da sınırlarını bildiğim dünyamda en uç sınıra yürümekmiş. Oradan öteki dünyaları görmeye çalışmamışım meğer. Kararlarımı kendim verirken kendimi tam bir özgür birey olarak hissederdim. Oysa hiç de özgür değildim. Bunu kötü bir manada söylemiyorum. Yalnızca şunu açıklamak istiyorum. Ne zaman ki yanınızda ananız babanız arkadaşlarınız olmaz. Bir başınıza uçup konarsınız bir yerlere. İşte o zaman büyürsünüz ve bir birey olmak ne demek anlarsınız.
İşte başlarda ben bu sorumlulukla başa çıkamayınca bir can yoldaşı edindim kendime. Sonra onunla farklı şeyler de konuştum. Ama esas amacım paylaşmaktı yalnızlığı ve bir nebze de olsa sorumluluğu. 21 yıldır ilk defa tamamen kendi ekonomini yönetmek zorunda olmak. Bunu tamamen izole olmadan asla bilemezsiniz dostlar. Şehir dışında okuyanlar biraz daha şanslı sayılabilir. Ama onlar da tam manasıyla bilemezler. Bir telefon ötede ya da bir otobüs mesafede değil sevdikleriniz. Burada tek başınıza, yepyeni bir hayat kurmak zorundasınız. Kimsenin yardımı olmadan. Kendinizin annesi, babası, arkadaşı olmak zorundasınız. E ben gibi kendiyle kavga etmeye pek bir bayılanlar için zor olabilir bu süreç. Ama imkansız değil.
Ben geldim gördüm çok şey bildim demek değil bunu yazıyor olmak. Sadece bilmediğimiz bir sürü şey varmış meğer; onu söylemek istedim.
Kendi başınıza kaldığınızda yaşadığınız en güzel şey ne ama biliyor musunuz? Kendinizi tanımak. Çünkü bu yalnızlık, yolculuk, deneyim aslında bir yandan da bir keşif. Kendinizin keşfi. Sınırlarınızı, sevdiklerinizi, sevmediklerinizi, sizi görmeniz için bir keşif.
Bu keşfi yaşayacak olanlara şimdiden iyi yolculuklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder