Facebook abuk subuk yenilikleriyle karşıma çıkıyor her gün. Az önce bir soru sormuş: 90lardan en çok neyi özlediniz diye. Bir dolu cevap var. Ama benim cevabım ne bir oyun ne bir dizi. Ben 90lardan en çok çocukluğumu özledim. Klasik çocukluğa dönelim, el ele verelim muhabbeti yapmıyorum. Şu an sadece çocukluğumu özlediğimi fark ettim. Çocuk olduğum için izliyordum Çılgın Bediş'i, çocuk olduğum için heyecanla bekliyordum atariyi benim kullanmama izin vermelerini. Her şey çocuk olduğum için anlamlıydı. Oysa o an hiç çocuk değildim. Ben çocuk olduğumu büyüyünce anladım çoğu insan gibi. Bazı insanlar var, çocukluklarında yaptıkları haylazlıklar, "bile bile"leri gülerek anlatan. Benim pek böyle bir çocukluğum olmadı. Hep sorumlu, derli toplu, olgun tıngırdardım. Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler öyle mi olurdu? Asla.
Genelde bu soruya evet derim. Kaybolan yıllara tekrar sahip olsam, yine aynı şekil kaybederdim. Ama çocukluğum böyle olmazdı. Şımarıklığın dibine vurur, sonunu hesaplama çabasına girmeden hata yapar, sonunda da ağlamazdım. Bunu demek şimdi kolay. Gelecekten dönüp bakıyorum. Çünkü biliyorum ki büyüdüğümde istesem de hatalarımın sonucunda ağladığımda karşımdaki beni kolayca affetmez, ya da babamın getirdiği bir karamelli "Peki" (bu bir kek adıydı;bkz. peki peki anladık sen her şeyden tatlısın sözlerine sahip reklam müziği vardı) gecemin mükemmel olması için yeterli olmaz.
İşte bu yüzden 90lardan en çok çocukluğumu özledim Facebook. Var mı seçeneklerde?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder