Bir gün uyandığınızda gözümüz görmeyebilir. Kulağımız aniden duymayabilir. Sağ tarafımız tutmayabilir. Ama her sabah tam olduğumuza inanarak uyanırız. Daha doğrusu düşünmeyiz bile. Çünkü güvenmek isteriz. Bir dakika sonrasının şu anımız gibi olmasına inandırırız kendimizi. Güveniriz.
Hayatımızın bu kadar temelinde olan güven hiç de kolay oluşmaz oysa ki.Dağları aşarız, derelerden geçer, ırmaklarda yüzeriz. Kumlara gömülürüz, bata çıka ulaşırız "güven"e.
Günler geçer, mevsimler birbirini kovalar unuturuz ona güvendiğimizi. Unuturuz, öylesine kanıksarız ki. Güvendiğimiz dağdır çünkü.
Oysa bir gün uyandığınızda gözünüz görmeyebilir. Kulağınız aniden duymayabilir. 25 yıllık kocanız beraber uyuduğunuz bir gecenin sabahında "ben başkasına aşığım" diyebilir. Ya da hayatınızın baharını geçirdiğiniz sevgiliniz size kıytırık bir mesaj atıp "bitsin artık; biz çok iyi arkadaş olabiliriz" diyebilir.
İşte o sabah uyandığınızda anlarsınız.
Sahiden gözümüz görmeyebilir, kulağımız duymayabilirmiş. Her sabah tam olduğumuza inanarak uyanmak beyhudeymiş. Düşünmemişiz bile. Güvenmişiz. Yine güvenmek isteriz. Bir dakika sonrasının şu anımız gibi olmasına inandırırız kendimizi. Güven, kim bilir hangi dağın arkasında, hangi ırmakların gerisindedir?